26 Ocak 2010 Salı

YAŞIYORUZ AMA NASIL?????



"Tıpkı kalabalık bir asansördeymişcesine, birbirimize değmeden yaşıyoruz.
Her birimiz kapıya doğru dönmüş, ellerini ya önünde birleştirmiş ya da iki
yana sıkıca yapıştırmış, kimseye dokunmamaya ve dokunulmamaya çalışarak.

Kat ışıklarını takip eder gibi, tek bir yöne bakarak ve her türlü iletişim...in
önüne baştan geçerek. Yalnız kaldığımız nadir anlarda aceleyle asansörün
aynasında kendimize bakar gibi, arada bir içimizi yoklayarak ve her
seferinde kendimizde bir şeyi beğenmeyerek, yalnızlık duygusu daha bir
artarak.

Ara sıra duyduğum tipik asansör müziğini, sokaklarda yürürken de duyuyorum
sanki:
"Yalnızsın, ama korkma, kalabalığın arasındasın. Meraklanma, herkes senin
kadar yalnız. Endişelenme de, kimse dokunmayacak sana. Diğerleri de senin
kadar korkak. Hiç kimsede de; 'Ben geldim. Beni dinler misin? Tanımaya
çalışır mısın?' diyecek cesaret yok. Aman sakın, gözlerini yana kaydırma.
Dümdüz, duygusuz bir ifadeyle sabitle bakışlarını.

Asansör durunca da hızla hareket edip, ayrıl asansörden, veyahut yoldaysan,
sert, kararlı adımlarla yürü yolunda, nereye gideceksen. Sanki çok önemli
bir işin varmış, kime, nereye gideceğini biliyormuşsun gibi.'
(...)
Korkmayın yanlış insanlara rastlamaktan veya incitilmekten. Doğrusu benim de
ödüm patlıyor sizler gibi. Yine de denemek, inanmak istiyorum, çünkü çok
basit bir matematik hesabım var benim. Terapiye başvuran herkes;
'yalnızlıktan, iletişimsizlikten ve anlaşılamamaktan' şikayetçi değil mi?
Evet! İçerideki her başvuruya karşılık, dışarıda yüzlerce insan aynı
şikayetlerden yakınmıyor mu?"

(Psikoterapist Jülide SEVİM' in bugünkü hayatımızı anlatışı...)

21 Ocak 2010 Perşembe

Gelip size zamandan söz ederler




Gelip size zamandan söz ederler
Yaraları nasıl sardığından ya da her şeye nasıl iyi geldiğinden.
Zamanla ilgili bütün atasözleri gündeme gelir yeniden.
Hepsini bilirsiniz zaten, bir işe yaramadığını bildiğiniz gibi.
Dahası onlar da bilirler. Ama yine de güç verir bazı sözler, sözcükler,
öyle düşünürler.
Bittiğine kendini ina...ndırmak, ayrılığın gerçeğine katlanmak,
sırtınızdaki hançeri çıkartmak, yüreğinizin unuttuğunuz yerleriyle
yeniden kucaklaşmak kolay değildir elbet. Kolay değildir bunlarla
başetmek, uğruna içinizi öldürmek. Zaman alır.

Zaman
Alır sizden bunların yükünü
O boşluk dolar elbet, yaralar kabuk bağlar, sızılar diner, acılar
dibe çöker. Hayatta sevinilecek şeyler yeniden fark edilir. Bir
yerlerden bulunup yeni mutluluklar edinilir.
O boşluk doldu sanırsınız.
Oysa o boşluğu dolduran eksilmenizdir.

Gün gelir bir gün
başka bir mevsim, başka bir takvim, başka bir ilişkide
o eski ağrı
ansızın geri teper.
Dilerim geri teper. Yoksa gerçekten
Bitmişsinizdir.

Zamanla yerleşir yaşadıkların, yeniden konumlanır, çoğalır
anlamları, önemi kavranır. Bir zamanlar anlamadan yaşadığın
şey, çok sonra değerini kazanır. Yokluğu derin ve sürekli bir sızı
halini alır.
Oysa yapacak hiçbir şey kalmamıştır artık
Mutluluk geçip gitmiştir yanınızdan
Her şeye iyi gelen zaman sizi kanatır...

20 Ocak 2010 Çarşamba

Büyük Sır



Sana büyük bir sır söyleyeceğim
Zaman sensin
Zaman kadındır ister ki hep okşansın
Diz çökülsün hep
Dökülmesi gereken bir giysi gibi ayaklarına.
Bir taranmış
Bir upuzun saç gibi zaman
Soluğun buğulandırıp sildiğin ayna gibi.
Zaman sensin, uyuyan sen
Şafakta ben uykusuz seni beklerken
Sensin gırtlağıma dalan, bir bıçak gibi...
Ah bu söyleyemediğim işkencesi hiç geçmeyen zamanın
Bu mavi çanaklarda kan gibi
Durdurulmuş zamanın işkencesi
Ah bu daha beter işkence hiç mi hiç giderilmemiş istekten
Bu göz susuzluğundan sen yürürken odada
Bense bilirim büyüyü bozmamak gerektiğini
Daha beter seni kaçak
Seni yabancı bilmekten
Aklın ayrı bir yerde gönlün ayrı bir yüzyılda kalmaktan
Tanrım ne ağırdır sözcükler
Asıl demek istediğim bu.

Hazzın ötesinde sevgim
Hiç bir zararın erişemeyeceği yerde bugün
Sevgim
Sen ki benim saat-şakağımda vurursun
Boğulurum soluk alıp vermesen
Tenimde bir duraksar ve yerleşir adımın.
......

Sana büyük bir sır söyleyeceğim
Korkuyorum senden
Korkuyorum yanın sıra gidenden pencerelere doğru akşam üzeri
El kol oynatışından söylenmeyen sözlerden
Korkuyorum hızlı ve yavaş zamandan
Korkuyorum senden.

Sana büyük bir sır söyleyeceğim
Kapat kapıları
Ölmek daha kolaydır sevmekten
Bundandır işte benim yaşamaya katlanmam
Sevgilim.


ARAGON

Erkek Olmak


 

1.Bıyıkların Utanç Değil Çoğu Zaman Övünç Kaynağıdır.
2. Beş Günlük Tatil İçin Ufak Bir Çanta Yeterlidir.
3. Her Kavanozu Tek Başına Açma Kabiliyetine Sahipsindir.
4. Tazelemek Zorunda Olduğun Bir Makyajın Olmadığı İçin Zırt Pırt Tuvalete Gitmezsin.
5. Kilo Aldığında Dostların Sana Acıyarak Bakmaz.
6. Ayakkabılarının Topuğu... Ve Tırnağın Asla Kırılmaz, Çorabın Kaçmaz.
7. Göbeğin Bile Bir Çekicilik Unsuru Olarak Sunulabilir. "bu Göbek Değil Sevgilim, Aşk Halkası.."diyebilirsin
8.Pişireceğin Hayvanı Kendin Avlayabilecek Güçtesindir.
9.Duş Yapman Ve Giyinmen En Fazla On Dakika Sürer.
10.Gereksiz Eşyaların Bulunduğu Bir Çantayı Taşıma Alışkanlığın Yoktur. Ceketini Alıp Çıkarsın.
11.Yüzündeki Tüm Renkler Orjinaldir Ve Ne Silince, Ne Yağmurda, Ne De Ağlayınca Çıkar.
12.Bira Şisesini Açacak Kullanmadan Açmanın En Az Beş Yolunu Bilirsin.
13.Sohbet Ettiğin İnsanlar Bakışlarını Göğüslerine Doğru Kaydırmaz.
14.Evlenince Soyadını Değiştirmek Zorunda Kalmazsın.
15.Kız Arkadaşın Kıyafetine Karışamaz.
16.Kahvehaneler, Stadyumlar, Sırf Senin Daha Keyifli Bir Hayat Sürmen İçin Vardır.
17.Topuklu Ayakkabı Gibi Bir Şeyin Üstünde Hokkabazlık Yapmak Zorunda Değilsin.
18."Erkek Hastalıkları Uzmanı" Diye Bir Kavram Yoktur....
19.Hiçbir Zaman Hamile Kalmazsın
20.Oto tamircileri size hep doğruyu söyler 21.Dünyada her yere işeyebilirsin 22.Tuvaleti pis diye başka bir benzinlik aramazsın 23.Kendi kavanozlarınızı kendiniz açabilirsin 24.Telefon görüşmeleriniz 30 saniyede biter 25.Yüzünüzdeki buruşukluklar,şakaklarınızdaki aklar size karizma sağlar
26.Yeni aldığınız ayakkabı sıkmaz,vurmaz,acıtmaz 27.Birisi sizi davet etmeyi unutsa da onunla hala arkadaş kalabilirsin
28.3 adet donu 10 liraya alıp giyebilirsin 29.Kahvehaneler, stadyumlar, sırf senin daha keyifli bir hayat sürmen için vardır.
30.Kafanın tası attığında vurup kapıyı çıkabilirsin 31.İşten gelince '' çok yoruldum bugün yatıp uyuyacağım '' diyebilirsin ( alıntıdır ) :)))

13 Ocak 2010 Çarşamba

Hıkk Mıkk

"Saatin pili bitince eylemez tık tık. Vakti zamanı gelince ruha derler çık çık. Hâkk'a kulluk eyle;zira Ahirette dinlemezler hık mık.!!!"

12 Ocak 2010 Salı

Yolcu...



Dostum, güneşe bak, toprağa bak, suya bak, buluta bak; fakat, arkana bakma..
Kimin geldiği önemli değil, kimin gelmediği de Unutma, yolcu değişir, yol değişir, ama menzil değişmez.
Yolcuya bakıp, yolu tanıma.Yola bak, yolcuyu tanı, yolcu hakkındaki kıymet hükmünü ona göre ver. Vahim olan,
yolun yolcusuz olması değ...il;
Asıl vahim olan yolcunun yolsuz olmasıdır; Yolsuz, hedefsiz, amaçsız, şaşkın, hercai ve seyyal
"En doğru yol : en dikensiz yoldur" diyenler seni aldatıyorlar.
Onlar, karanlık evlerinde kaybettiklerini sokak lambasının altında arayan şaşkınlardır. Aldırma
Ayağına batan dikenler, aradığın gülün habercisidir. Dikenine katlanmaktan sözedenler, aşıkmış gibi davrananlardır.
Gerçek aşık olanlarsa, dikenini de severler.
Dostum, yollar yürümek içindir. Fakat, şu gerçeği de hiç unutma : Yürümekle varılmaz, lakin varanlar yürüyenlerdir.
Yol boyunca; Yola çıkıp da yürümeyenleri, yola oturup, gelen-geçenin ayağına çelme takanları, yolda metafizik
uyuşturucularla keyif çatanları, telörgülerle çevirdiği yolu, kendisine zindan edip volta atanları, maratona 100 metre
koşucusu gibi hızlı girip, 50. metrede yola yatanları, yürüşün uzun ve yolun zahmetli olduğunu görünce, yolculuk üzerine
zar atanları , yürümeyi bırakıp, yol-yolcu ve menzil üzerine kalem oynatanları,
Ayağına batan tek bir dikenin faturasını
çıkarıp, ömür boyu tafra satanları, beyaz atlı kurtarıcıyı gözlemek için ufka bakıp bakıp dağıtanları, yanlış kılavuzlara
kızıp yolu satanları göreceksin.
Aldırma, yürü. Göğsüne yüreğinden başka muska takma. Vahiy haritan, Nebi kılavuzun, akıl pusulan, iman sermayen,
amel azığın, sevgi yakıtın, ahlak karakterin, edep aksesuarın , merhamet sıfatın, şeref ve izzet adın olsun.
Doğru yol :
insanların çoğunun gittiği yol değil, düşünen öz akıl sahiplerinin yoludur.
Yolda vereceğin her molayı özeleştiri durağında vermelisin. Unutma, tevbe özeleştiridir. Kendisini hesaba çaken,
başkalarınca hesaba çekilmekten kurtulur.
Her molada yolda olup olmadığını, yürümen gereken menzil istikametinde yürüyüp yürümediğini kontrol etmen, pişman
olmaman için elzemdir. Yön tayini sık sık gerekli olabilir. Haritayı saklayabile-ceğin en güvenilir yerin yüreğindir. Bir
şey daha :
Pusulayı sahte manyetik alanlardan, paraziter nesnelerden uzak tut; İbreyi saptırırlar da haberin olmayabilir.
Yol emniyetin için gerekli olan şartların başında bilinç gelir. Bilincini tahrif edecek her türlü uyuşturucudan uzak
durmalısın.
Hobilerinin, fobilerinin, korkularının bilincin üzrindeki saptırıcı etkisini iyi hesap etmelisin. O'ndan
başkasından korkarsan , korktuğunun başına musallat edileceğini kesinlikle bilmelisin.
Yolda düşeceğin en büyük tuzak, yersiz korkularının tuzağıdır; Yani, kendi benliğinin sana kazdığı tuzak.
Hayırlı yolculuklar dostum

9 Ocak 2010 Cumartesi

Can Borcu!



Adam genç kadına seslendi:
-Bana gözyaşı borcun var!
Genç kadın sordu:
-Nasıl öderim?
Adam gözlerini kırptı;
-Haydi gülümse!
Gülümsedi genç kadın. Adam mendilini çıkarıp borcunu sildi.
Adam seslendi yine;
-Bana mutluluk borcun var!
Genç kadın biraz mahçup sordu:
-Nasıl ödeyebilirim?
Heyecanlandı adam.
-Haydi yat dizlerim...e!
Genç kadın yattı dizlerine usulca.
Adam şefkatle taramaya başladı saçlarını kadının. Saçları güneşe ve yagmurlara hasret baharlara benziyordu.
Çaresizligini ördü sıra sıra.
Genç kadının gözlerinin içine baktı;
-Bana yürek borcun var!
Borcunun farkındaydı sanki genç kadın
-Bu borcu nasıl ödeyebilirim?
Adam kollarını uzattı
-Haydi tut ellerimi!
Sümbül kokusu sinmiş ellerini uzattı genç kadın.
Elleri öyle sıcaktı ki, eriyiverdi bütün borcu avuçlarının içinde.
Adam sonkez seslendi;
-Bana can borcun var!
Kadın irkildi;
-Can mı?
Sigarasından derin bir nefes çekti adam,
-Evet... Can borcun car. Sensizlik öldürüyor beni.
Hoşuna gitti sözler kadının.
-Peki borcumu nasıl tahsil etmeyi düşünüyorsun?
Adam biraz yaklaştı;
-Yum gözlerini!
Yumdu gözlerini. Adam da yumdu gözlerini. Masumca bir öpücük kondurdu kadının dudaklarına
-Bu ne şimdi yaptıgın? diyerek çattı kaşlarını kadın...
Adam kekeledi;
-Hayat öpücügüydü!
KIsa bir sessizlik ardından bu kez kadın öptü adamı şehvetle...
Adam şaşırdı;
-Ya bu senin yaptıgın neydi?
Genç kadın kapıya yöneldi;
-Veda öpücügü!
Kalan borçlarına karşılık yürek dolusu çaresizlik ve bir de mor sümbüllerini masanın üzerine bırakıp gitti genç kadın.
Adam koştu peşinden sümbülleri geri verdi kadına.
-Ne olur iyi bak umut çiçeklerime, solmasınlar...
Genç kadın sümbülleri aldı;
-Merak etme, gün aşırı sularım çiçeklerini!
Adam sevindi;
-Güneşe, suya gerek yok. Gülümse yeter!
Kadın gözden kaybolurken haykırdı adam;
-Umutlarımı kefil yaptım. Unutma, bana aşk borçlusun!
Haykırışı yagmura karıştı.
Kadın, yagmuru hissetmeyen kalabalıga...