23 Nisan 2010 Cuma

Bana Bir Şeyhler Oluyor...


-----------------------------------------------------
Anlatacaklarım var!


Vaaz vermek değil niyetim, duyduğumu söylemek.


Söylemeye değer şeyler duyuyorum zira.


Belki hayatı daha yaşanır kılmak için ya da belki sade, ama sade anlatmak için...


Sen anlat dedi Tanrı bana, anlaşılsın diye değil, hiçbir mükafat istemeden anlat...


Çünkü bir mükafattır artık bir anlatıcıya doğru düzgün anlaşılmak!






Sen anlat dedi...


Sen sade anlat!


Umudu hatırlatsın diye umutsuzluğu, çareye yol açsın diye çaresizliği anlat...


Ders verme dedi kimseye, çünkü hoca denmez öğrenmesini bitirene.


Çırakları olan bir çıraktır usta, olsa olsa...


Sen anlat dedi bana Tanrı, sen sade anlat...


-----------------------------------------------------






Küçükken herkes akıllı, ben aptalım sanırdım.


Biraz büyüdüm; herkes aptal ben akıllıyım sandım.


Uzun zaman önce; "herkes kör, bir ben mi görüyorum?" diye sordum.


Akabinde; "bir ben görüyor, bir ben duyuyor olamam!" dedim, sorguladım.


Şimdi ise; sayesinde, hakikatin neresinde durdugumun farkındayım.


Hatırladım...


-----------------------------------------------------






Hiç kitap okumayan bir adam niçin merak eder seneye yazılacak kıtapları?


Bu dünyada bile yaşamayi beceremeyen niçin merak eder diğer gezegenlerdeki hayatı?


Geçmiş ve bugün ne zaman bitirildi de gelecek sorgulanıyor?


İşler hala kalleşçe hallediliyor ikili ve uluslararasi ilişkilerde...


Her ülkenin sınır komşuları dost ve kardeş düşman ülkeler...


Doğru düzgün top bile oynayamıyorlar kavgasız!


Oyunları savaş gibi görenler savaşı da oyun gibi görüyor elbet...


Aynı kadına sevdalananlar birbirini vuruyor, aynı şeyden nefret edenler can ciger arkadaş...


Bir şeyi, bir kadını, bir erkeği ya da bir ülkeyi sevmenin cezası ölüm bile olabiliyor bazı...


-----------------------------------------------------






Yalnızlık.


Her kimliğe doğuştan yazılı tek uğraşıdır insanın bir yaşama sırasında...


Tek sermayesi, sahip olduğu tek şeydir,


Kıymetini bilmelidir, dedi.






Yalnızdır insan;


Hep kalabalıklara karışma telaşı bundandır.


Kalabalık yalnızlıklar, yalnız kalabalıklar oluşur, şehir şehir ülke ülke.


Kalabalık arttıkça artmaktadır yalnızlık da.


İnsan bir ölümü istemez, bir de ondan beter bir yalnızlığı...


Ama ikisi de muhakkak gelir başına bir yalnız yaşama sırasında.


Ölümün değil ama yalnızlığın bir tek çaresi var, dedi.


Tek çaresi aşktır bir yalnız yaşama sırasında nefes almanın...


Aşk da zaten iki yalnızın ortak bir yalnızlıkta buluşmasıdır, dedi.






Aşık olun!


Gösterin birbirinize yalnızlıklarınızı...


Nasılsa ayrılık insanın tek kişilik yalnızlığını özlemesi.


Sade ölüm değil, ayrılık da yaşamın emri..






Evet söyledi...


Ya da ben duydum...


Duyduğuma göre elbet bir ses söyledi bu söylendikçe usulen söylenir olan sözleri.


Evet duydum söyledi...


Her duyduğumda ağladım...


Pek çok ağlayışım sırasında duydum...


Kalbim tutanak tuttu duyduklarıma...


"Soruldu" dedi, cevap alındı.


"Yaşamak" dedi, "tek marifetiniz -biraz özen gösteriniz."


"Zulüm kimse zalimlik yapmayınca biter -mazlumlar dahil" dedi.


"Ama yapmayın, o daha bir çocuk" dedi Tanrı..






Ya gördüm neyleyim?!


İnsanlar vardı duvarın içinde.


Ya ben hep duvara konuştum


Ya da duvar değil konuştuğum, içinde insanlar var.


Nedense beni anlasın istedim içinde insan olan duvarlar.


Bilmiyorum,


Belki de ben gerçekten delirdim...


Onlar haklı belki de.


İçinde değil duvarların insanlar...


Sadece arasındalar...


1 Nisan 2010 Perşembe

Seni İçimden Terkediyorum


Seni İçimden Terk Ediyorum







Binmediğim hiçbir otobüs,


Beklemediğim hiçbir durak kalmadı bu şehirde.


Gittikçe azalıyor hayat.


Neyi erken yaşadıysam,


Hep ona geç kalıyorum.






Sana göçüyorum her sonbahar.


Yolların çıkmıyor aşkıma.


Unuttuğun yağmurların adı saklımda.


Seni içimden terk ediyorum...






Susmaktan yoruldum.


Kuşlar ve şarkılar bu şehri terk edeli beri,


Efkar demliyorum gözlerimde.


Yaşlarımı yanağıma varmadan öldürüyorum.


Tam sancağımdan yaralıyorum kendimi.


Alnını yüreğime dayadığın güne bakıp,


Seni içimden terk ediyorum...






Ne unutacak kadar nefret ettin,


Ne hatırlayacak kadar sevdin!


Yıkık bir duvar kadar bile pişman değilsin,


Biliyorum.


Beni hep bulmamak için aradın.


Yanılgımdın,


Yandığımdın,


Yangındın...






Sensizliğe yenilmek,


Sana yenilmekten zor olsa da,


Ardımda bir sürü belkiler bırakarak


Seni içimden terk ediyorum...






Şimdi


İçimizde öldürülecek bir anı bile bulamayan


İki yarım kaldık;


Tamamlayamadık bizi.


Elimden tutmadın yalnızlığımın,


Saçlarımı da uzaklarına gömdün.


İçimin mavisi senin okyanusundandı.


Al! Geri veriyorum.


Kilitleri hep yanlış kapılara vurdun.


Devrilmiş vagonlara dönerken gözlerim,


Sana bensizliği terk ediyorum.






"Yarime uzanmayan bütün dallarım kırılsın" demiştin.


Aşk içinde doğmuşsa nereye kaçabilirdi?






Ne tuhaf değil mi?


İçimi acıtan da sendin,


Acımı dindirecek olan da...


Ya öldür beni dedim,


Ya da git benden.


İçi bulanık bir sevdanın ucunda seni kaybettim.






Aldırmadın aldırmalarıma.


Bir gecede yakıp yarini,


Şafaklara sattın ihanetini!


Külüme basanlar bile utandı yaptığından.






İşte soluk bir ömrün


Son nefesi.


Benden,


İçimden


Terk ediyorum...














şiir: kahraman tazeoğlu..






Nerdesin


Geceleyin bir ses böler uykumu,


İçim ürpermeyle dolar: -Nerdesin?

Arıyorum yıllar var ki ben onu,

Aşıkıyım beni çağıran bu sesin.



Gün olur sürüyüp beni derbeder,

Bu ses rüzgarlara karışır gider.

Gün olur peşimden yürür beraber,

Ansızın haykırır bana: -Nerdesin?



Bütün sevgileri atıp içimden,

Varlığımı yalnız ona verdim ben,

Elverir ki bir gün bana derinden,

Ta derinden bir gün bana “Gel” desin.